BEKLENEN FILM MEVSIMI GELDI

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen İstanbul Film Festivali 42’nci kez sinemaseverlerle buluşuyor. Gösterimler 7-18 Nisan arasında Beyoğlu Atlas ve Fransız Kültür Merkezi, Şişli’de CineWAM Premium ve City’s Nişantaşı, Kadıköy’de Kadıköy Sineması ve Sinematek’te yapılacak. Hürriyet Cumartesi jürisi, bu yıl festivalde öne çıkan en iyi 10 filmi seçti. Festivalde bilet fiyatları 50-90 lira arasında değişiyor. Lale Kart ve 65 yaş üstüne indirimli. Gençlereyse Eczacıbaşı bilet 10 lira.

POLİSİYE KOMEDİ

‘Suç Bende’/’Mon Crime’

Yön: François Ozon

Genç, güzel, beş parasız ve yeteneksiz aktris Madeleine Verdier, ünlü bir yapımcıyı öldürmekle suçlanıyor. İşsiz bir avukat olan en yakın arkadaşı Pauline’in yardımıyla Madeleine kendini, bahtsız bir kurban olarak sunuyor. Uğur Vardan: “François Ozon benim için ‘Ne çekse izlenir’ türden bir yönetmen. 1930’larda geçen polisiye komedisi ‘Suç Bende’yi de heyecanla bekliyorum.”

XATAR’IN HİKÂYESİ

‘Ren Altını’

Yön: Fatih Akın

Ünlü Kürt-Alman gangsta-rap’çi Giwar Hajabi, namıdiğer Xatar’ın hayat hikâyesinden kesitler sunuyor. Irak’tan Almanya’ya uzanan Xatar’ın hayat hikâyesi aslında tam da Akın’ın sinemasına uygun. Bakalım nasıl bir sonuç çıkmış, izleyip göreceğiz. Uğur Vardan: “İlgiye değer diye düşünüyorum.” Olkan Özyurt: “’Fatih Akın ‘Yaptığım en zor filmdi’ diyor.”

AİLE İÇİ HİYERARŞİ

‘Cam Perde’

Yön: Fikret Reyhan

Film dağılmış bir aile içindeki hiyerarşiye odaklanıyor. Uğur Vardan: “Bir önceki filmi ‘Çatlak’la büyük ilgi gören ve gönlümüzü çalan genç kuşak yönetmenlerimizden Fikret Reyhan, son adımı ‘Cam Perde’de 4 yaşındaki oğluyla yaşayan bir kadının, eski kocasının baskısıyla ve sevgilisiyle olan birlikteliğinin arasında rotasını bulma çabasını anlatıyor. Merakla bekliyoruz.”

EVLİLİKTE HEYECAN

‘Karaoke’

Yön: Moshe Rosenthal

Yurtdışında oldukça övülen, İsrail yapımı bir film. Artık birbirlerine karşı duygularını yitirmiş evli bir çiftin hayatına giren yeni komşuları onları karaoke gecelerine davet edince bazı dürtüler tekrar harekete geçiyor. Burak Göral: “Gösterildiği festivallerde hep övgüyle söz edilmiş ve hatta bazılarında da ödüllendirilmiş.” Cumhur Canbazoğlu’nun da önerilerinden.

DUYGULAR GÜN YÜZÜNE ÇIKARSA

‘Kızıl Gökyüzü’/’Roter Himmel’

Yön: Christian Petzold

İkisi eski, ikisi yeni dört genç arkadaş bir araya gelir ve duygular, etraflarındaki kurak ormanlar gibi alev almaya başlar. Mutluluk, şehvet ve aşk, kıskançlıklar ve gerginlikler gün yüzüne çıkar. Olkan Özyurt “Filmografiyi ilmek ilmek dokuyan yönetmen Christian Petzold, günümüz insan ilişkilerinin kuraklığı üzerine bir hikâye vaadinde, merak uyandırıyor” diyor.

OZ BÜYÜCÜSÜ TAKINTISI

‘Lynch’/’Oz’

Yön: Alexandre O. Philippe

Ünlü yönetmen David Lynch’in dünyanın en iyi masal filmi olarak kabul edilebilecek ‘Oz Büyücüsü’ filmine olan hayranlığını ve takıntısını anlatıyor. Burak Göral: “Safkan sinemaseverler için nefis bir yolculuk bu belgesel. Klasik bir filmin, önemli bir sanatçının eserlerine ve dünyanın popüler kültürüne olan yansımalarını anlatan doyurucu bir belgesel olduğunu düşünüyorum.”

SUNDANCE ÖDÜLLÜ

‘Hırçın’/’Scrapper’

Yön: Charlotte Regan

Annesini kaybetmiş, 12 yaşındaki uçarı, başına buyruk Georgie’nin, babası olduğunu iddia eden bir kişiyle birlikte kimi gerçeklerle yüzleşme öyküsü. Uğur Vardan: “Sundance Jüri Büyük Ödülü’nü kazanan bu Charlotte Regan imzalı yapımı merak ediyorum doğrusu.”

SÜRPRİZİ BOL

‘Disco Boy’

Yön: Giacomo Abbruzzese

Belaruslu Aleksei, Fransız pasaportu alabilmek için Fransız Yabancı Lejyonu’na yazılmak üzere hiçbir belgesi olmadan Avrupa’yı boydan boya geçer. Cumhur Canbazoğlu: “Görsel açıdan iddialı, hırslı, akıllı bir ilk film. Berlin’den Gümüş Ayı Ödüllü, sürprizi bol bir yapıt.”

DEĞER YARGILARINII SORGULATIYOR

‘Saint Omer’

Yön: Alice Diop

Genç romancı Rama, 15 aylık kızını bir plajda öldürmekle suçlanan genç, siyah kadın Laurence Coly’nin duruşmasını izler. Yargılama sürerken, sanığın ve tanıkların ifadeleri Rama’nın inançlarını sarsar. Esin Küçüktepepınar: “Gerçek olaylara ve duruşma tutanaklarına dayanan film, seyirciyi değer yargılarıyla ilgili sorgulama sürecine de sokuyor.”

KÜÇÜK KIZIN GÖZÜNDEN

‘Totem’

Yön: Lila Avilés

Meksikalı bir ailenin portresi, bu kez küçük bir kızın bakış açısıyla çiziliyor. Esin Küçüktepepınar: “Meksika’dan yaşam sevincini hissettiğiniz kadar kalbinizi de acıtacak özel bir film.”

‘42’nci kez görevimizi yerine getirmek üzere salonlara…’

Uğur Vardan

Türkiye’de kurumsal olarak uzun süreli bir geleneğe sahip olmak zordur. Çünkü eskinin yerini sürekli yeninin alması daha makbul görünür ve en önemlisi, yeni gelen eskiyi yıkar, yok eder. Bu açıdan İstanbul Film Festivali,

42 yıllık bir geleneğin ifadesi olarak kendi içinde köklenmiş, sağlam bir gövdeye ulaşmış bir kurumsallık arzeder. Birkaç kuşağı kavrayan bir devamlılık abidesi olarak hatıralardaki yeri unutulmaz ve çok özeldir. Bugün sinema üzerine yazan, çizen, çeken, oynayan birçok sektör temsilcisinin ve dahi ‘sinefillerin’ bilgi ve birikimlerinin oluşmasında bu etkinliğin rolü çok büyüktür. Filmlere ulaşmanın daha zor olduğu bir sistemde, festival bir tür eğitim-öğretim kurumu görevini üstlenirdi. Artık bambaşka bir hayat ve sinema iklimindeyiz. Bütün haberler sosyal medya üzerinden yayılıyor, sızıyor. İnsanlar çok daha fazla film bombardımanına tutuluyor. Yine de festival festivalliğini koruyor. Evet, ne yazık ki artık Emek’imiz yok, sokaklarda eski sinemasever yüzlerimiz de yok ama onların anıları nı yaşatacak bir yedinci sanat tutkunu kitle hâlâ var… O halde 42’inci kez görevimizi yeri getirmek üzere salonlara…

2023-04-01T04:05:43Z dg43tfdfdgfd